Kurumlar ESG (Çevresel, sosyal ve yönetişimsel) kriterleri çerçevesinde sürdürülebilir iş modellerini benimserken, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda aksiyonlar almak istiyor.
Bu doğrultuda, sivil toplumda 20 yıldan fazla saha ve yöneticilik deneyimine sahip olan Jülide Erdoğan ve Emre Gür tarafından kurulan Katalist, sosyal girişimcilerin veya toplumsal fayda odaklı yaratıcı proje üretenlere yönelik olarak finansman kaynakları bulmaları için yönlendirirken, dönüşüm süreçlerinde ihtiyaçları olan konular üzerinden uzmanlık desteği sunuyor ve destekliyor.
Sektörler arası iş birliğini gözeterek, sürdürülebilirlik ilkesi ile hareket eden bir girişim olan Katalist’in kurucuları Jülide Erdoğan ve Emre Gür ile çalışmaları, yeni projeleri ve sürdürülebilirlik alanında özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında yapılan iş birlikleri üzerine konuştuk.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’deki firmaları neler bekliyor?
Çoklu kriz çağı adını verdiğimiz bir dönemin içerisinden geçerken, tüm kurumların kaynak verimliliğini önceleyen ama bir yandan da etkisi yüksek süreçler ve işler yürütmesi gerekiyor. İçinden geçtiğimiz çağ aslında geçmişte gördüğümüz mevcut iş yapma pratiklerinin alt üst olduğu dönemlerden içeriği olarak farklı değil ama etkisi anlamında farklı. Bu anlamda finansman maliyetleri yükselirken, iş yapma biçimleri de değişmek zorunda.
Türkiye’de gelenekselleşmiş iş yapma anlayışı ise hala devam ediyor. O yüzden sürdürülebilirliği mutlaka tüm boyutlarıyla kesen stratejilere adapte olmak benimsemek ve bunu yaparken de daha çok çalışmak durumunda kaldıkları bir döneme giriyoruz. Özellikle Avrupa ile çalışan firmalar çok ciddi yasal düzenlemeler ve süreçlere adaptasyon için gerekli yatırımlarla uğraşmak durumunda kalacaklar.
Sürdürülebilirlik sizin için ne demek? Önümüzdeki günlerde bu alandaki inovatif çalışmalar neler olacak?
Bazı kavramları içini doldurmadan o kadar çok konuşuyoruz ki, özünü yitiriyor ve sonrasında ise onların yerine yeni kavramlar arıyoruz. Sürdürülebilirlik, renejeratif yaklaşımlar, adına ne dersek diyelim, aslında merkezine sadece insanı almayan bir dünyada var olma ve iş yapma modelini benimsemekten geçiyor. Bu bazen geçmişte devam eden pratikleri tekrar keşfetmek, bazen ise yeni pratikler oluşturarak oluyor. Doğru bir formülü yok aslında bundan 1990’larda Ozon tabakası delinmesin diye uğraşırken şimdi küresel karbon emisyonlarını azaltmaya çalışıyoruz.
Çevre dışında sürdülebilirlik bileşenleriyle de ilgili çok çalıştığınızı görüyorum, buradan ne anlamalıyız?
Sürdürülebilirlik denildiğinde ilk akla gelen konu aslında çevre oluyor ve tabi bu konunun çok önemli bir boyutu ancak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda yapılan işler, çevresel sosyal ve yönetişim başlıklarını kapsıyor.
Avrupa’da buna paralel konuştuğumuz üçüz dönüşüm ise sosyal, yeşil ve dijital dönüşüme vurgu yapıyor. Bu bağlamda tüm bu alanlardaki sorunlara cevap veren programlar yürütülmek durumunda, Örneğin Avrupa’da sınırda karbon düzenlemeleri konusunda çalışmalar yapılırken, değer zincirinde insan hakları konusuna da ayrıca daha yoğun eğiliniyor. Az önceki soruya da cevap verirken söylediğim gibi, çok boyutlu ele alınması gereken oldukça fazla sürecimiz var.
Hedefleriniz nelerdi ve yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz?
Anlamlı fayda ve değer yaratacak faaliyetler için sorumluluklarımızın fazla, kaynaklarımızın da sınırlı olduğunun farkındayız. Dolayısıyla, kolektif etkiyi en etkin kılan ve hayata geçme pratikliğini sağlayan şey doğru grupların hızlı biçimde bir araya gelmesi ve doğru iş bölümü ile herkesin en verimli olduğu alanı sahiplenmesi. Bu yüzden farklı sektörlerdeki kurumların etki odaklı iş modelleri çıkarabilmeleri için katalizörlere ihtiyaçları var, biz de Katalist’i iki yıl önce kurarken bu noktadan hareket ettik. Hedefimiz özel, kamu ve sivil toplum sektörleri arasında sürdürülebilirlik alanında iyi işbirliği modellerinin çıkarılmasını sağlamak.
Müşteri portföyü hakkında bilgi ve ilginç farklı proje örnekleri verebilir misiniz?
Paribu, Bayer Türkiye, Hilton, Kale Holding, KAGİDER, İstanbul Planlama Ajansı, İstanbul Kalkınma Ajansı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, İstanbul Vakfı, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası,(MESS) Anadolu Efes, DHL, Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV), Alarko Holding, Microfon bugüne kadar çalıştığımız kurumlardan bazıları. Sizin de gördüğünüz gibi farklı sektörlerden farklı kurumlarla çalışmaya özen gösteriyoruz.
Bu kurumlar arasında da iş birliği alanları yaratmak en büyük hedeflerimizden birisi. Örneğin, Cumhuriyet’in 100. Yılı özel programı için Alarko Holding için Cumhuriyet’in Geleceği Genç Öğretmenler projesini tasarladık ve proje uygulamasını gerçekleştirdik. Bu proje de; Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) öğretmen adaylarına yönelik eğitim modülü tasarlarken; Burs, kitlesel fonlama, eğitim, iş ve staj fırsatları gençlerin erişmesini sağlayan Microfon ise projede gençlere ulaşma ve seçim süreçlerini destekledi.