TİP Muğla İl Teşkilatı tarafından bugün yazıl açıklama yapılarak
Ege’nin kıyısında, gerçekten “cennetten bir köşe” denebilecek Muğla’nın binlerce yıldır yemyeşil dağları ve masmavi deniziyle yaşamın, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bir coğrafya oluştuğu belirtilerek“ Avrupa’nın çoğu buzullarla kaplıyken, bu topraklarda hüküm süren iklim, eşsiz bir biyoçeşitlilik yaratmıştır” denildi.
ORMANLARIN YÜZDE 60 I MADEN SALDIRISI ALTINDA
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı bir rapora göre, Muğla’daki bitki türlerinin %18’i endemiktir; yani bu topraklara özgüdür. Ancak bu doğal cennet, dört bir yandan kuşatılmış, doğal zenginlikleri tahrip edilmektedir. Muğla’nın %60’ı maden şirketlerine ruhsatlandırılmış durumda. Ormanlarımızı yangınlarla ya da maden sahalarına tahsis edildikleri için kaybediyoruz. Marina, otel veya site yapılmamış koy neredeyse kalmadı. Yandaş şirketler sahilleri ele geçirirken, yurttaşlar denize girmek için havlusunu bile serecek yer bulamıyor” denildi.
DOĞAL DEĞERLER SERMAYE KAYNAĞI OLARAK GÖRÜLÜYOR
Açıklamada ayrıca “Muğla’nın tüm ilçelerinde; ormanlar, denizler, koylar, tarım alanları ve zeytinlikler; tarihi ve doğal alanlar, özelleştirme politikaları, madencilik faaliyetleri, HES, RES ve GES gibi enerji projeleriyle tahrip ediliyor. Doğal SİT dereceleri düşürülerek bu alanlar birer ticari sermaye kaynağı olarak görülüyor ve halkın elinden alınıyor.Bu el koyma süreci, halkın tüm itirazlarına, protestolarına ve hukuki girişimlerine rağmen her geçen gün daha da artmakta. Muğla’nın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, doğal varlıkları ve yerel halkı sömürülmekte. Tüm bunlar köylünün ve yerel halkın mülksüzleşmesine, fakirleşmesine, zorunlu göçe ve kültürel erozyona yol açıyor. Nesiller boyu aktarılan gelenekler, folklor ve yaşam biçimleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın sonunda ise “Türkiye İşçi Partisi Muğla il ve ilçe örgütleri olarak, Muğla’daki bu yıkım projelerine karşı bilfiil yıllardır sürdürdüğümüz mücadelemiz bu sene de en önemli odak alanımız. Kıyı işgalleri, sömürge madenciliği, suyu ticarileştiren tüm plan ve yaklaşımlar, enerjiyi bir sermaye transfer aracına dönüştüren tüm projelerle alanlarda mücadele etmeye devam edeceğiz.Yıllardır bizi korku politikalarıyla yönetmeye çalışanlara, ormanlarımıza, tarlalarımıza, emeğimize el koyanlardan hesap sormak için buradayız” denildi.
More Stories
Hatay kayıpları için yürüdü: “Sesi mi duyan var mı”
Rusya-Ukrayna Arasında Esir Takası
Çayırova’da Fabrika Yangını